DİĞER
"Kanon oluşumlara karşı kadın hareketlerini dağcılık sporuna benzetiyorum. Dağcılıkta önden gidenler arkadan gelenler için iz açma görevini üstlenirler. Kadın iz açıcılar sayesinde, kadın yazarların mücadelesi sayesinde tüm toplumsal yaşamın ve edebiyatın yapılanmasında birtakım değişimler, dönüşümler söz konusu..."
"Ülker Abla, kurgudan ziyade karakteri önemsediğim bir roman. Karakterin adını taşısın istedim. Yazının cilvesi: Kurgusu en çetrefilli kitabım da bu oldu. Barınma hakkının ne kadar hayati olduğunu tartışan bir metin yazmak istedim."
" İlk Osmanlı matbaasını İbrahim Müteferrika’nın 1727–1728 civarında kurduğu bir galat-ı meşhurdur, zira bu sadece ilk Osmanlı-Müslüman-Türk matbaasıdır. Osmanlı gayri Müslim matbaaları ise 1490’lı yıllardan itibaren çeşitli şehirlerde kurulmuştu, hem de padişah fermaniyle."
Yine Düşünce Özgürlüğü Yine Türkiye: 1995'te yayımlanan kitaba bakıldığında o zamanlar çok daha umutlu bir havanın estiği görülebiliyor. Çeyrek yüzyıl sonra bu derlemedeki eleştiriler keşke güncelliklerini kaybetmiş olsalardı...
Otuz yıl sonrasının Türkiye’si nasıl bir yer olacak? Cevaplaması çok güç bu soruyu, Şahin Alpay ta 1991’de, Türkiye’nin önde gelen 32 simasına yöneltmiş… Bugünden bakınca cevaplar, beklentiler ve gerçekler arasındaki tezat dikkat çekici.
Ahmet Cemil aslında romanın başında değil, sonunda doğar. Doğumu İstanbul’dan ayrılırken tüm çıplaklığıyla gördüğü hakikatin etkisiyle ortaya çıkar
Bu yıl, sadece Matmazel Noraliya’nın Koltuğu’nun yayımlanışının yetmişinci yılı değil, aynı zamanda Peyami Safa’nın doğumunun da yüz yirminci yılı ve yazarın külliyatının okura eksiksiz olarak ulaştırılması çabası da ilerliyor
Bir kadın ve bir şair olarak Duygu Kankaytsın’a “kendine ait bir oda” dar gelir; ondan çok daha fazlasını, kadının çok daha özgür olduğu, çok daha rahat nefes alabildiği geniş bir dünya ister o...
Yazarın, önce Server Bedi adıyla ardından esas imzasıyla yayınlama kararı aldığı Havva'nın Üvey Kızları 90 yıl boyunca Latin Harflerine çevrilmemiş, gizli kalmış Safa romanlarından biri... Romandan bir bölüm ve gün yüzüne çıkma macerası K24 Evvel Zaman sayfalarında...
“Dev” ve “çılgın” projeler ekolojik sistemi talan edip kendine rant sağlamaya devam ediyor. Bu bir savaş. Tabiatın devletle savaşı. Devletin hem tabiatla hem de halkla savaşı...
Ümit Şahin: Yeşil politikadan, güçlü bir Yeşiller Partisi yaratmaktan başka bir yol olmadığını vurgulamak isterim. Yani yine demokrasi mücadelesine geliyoruz. Kriz derin ve bu işin kolay bir yolu yok...
Kültür savaşları ya da daha çok kullanılan tabirle kültürel iktidar, İslamcılarla sekülerler arasındaki tartışmaların başat konularından biri...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık